2 Ekim 2009 Cuma
şöför bey bunu alın.
nerede indirirseniz orada inerim.
rüzgar nerede eserse orada yaşarım.
çünkü ben güneşin ışık saçtığı kadar varım.
gökyüzünün mavi olduğu kadar nefes alıyorum ve
sonbaharın sarı olduğu kadar hüzünlüyüm.
26 Eylül 2009 Cumartesi
Gelirim dedin.
Bekledim, bekledim..
Sonra yanıma baktım.
Gelmemişsin.
Trafiğe takıldın heralde.
Olsun.
Sonra zaman dursun istedim. Peri kızı olmak istedim. Sihirli ellerim olsun ve-
Ne diyordum ? Ah, iyi ki zaman durmuyor.
Yoksa beklemek ne sıkıcı olurdu.
Öyle değil mi ?
Mesela düşüncelerini merak ediyorum şu an.
Bakışlarını kaçırıyorsun.
Benden utanıyor olmalısın.
Yoksa bunun başka açıklaması olamaz.
Kimi kandırıyorum ben ? Dinlemiyorsun işte beni. Sonra bir dilek daha tuttum ve beni dinlemeni istedim.
Yeni farkediyorum!
Gelmişsin.
Geleceğini zaten biliyordum.
Ve beni yanıltmadın.
Teşekkür ederim. Binlerce ama binlerce kez teşekkür-
Aklın burda değil ama. Yanımda oturan içi boş bir beden neye yarar ki ?
21 Eylül 2009 Pazartesi
Beni yıllarca kanatlarım olduğuna inandırdın.
Oysa ben sana güvenip bulutlarla dost olmuştum.
Ben sana güvenmiştim ve dağın zirvesine kadar uçup
Kuşlardan selam getirdim sana.
Hello. I'm a fallen angel.
19 Eylül 2009 Cumartesi
Büyüdüm ve özgürlüğüm var sanıyorsan yanılıyorsun.
Sen hergün kusana kadar şeker yiyip babana sana uçan balon alması için ısrar edebilir misin ?
Peki ya başına ne gelirse gelsin, annenin seni kurtaracağına emin olabilir misin ?
Ya Noel Baba ? Bütün sene "o gün"ü bekleyip Noel Baba'yı görmek için heycan duyabilir misin ?
Şimdi söyle, sen özgür müsün ?
17 Eylül 2009 Perşembe
Ödül için çok teşekkür ederim Ege Zeytun hanım kızım :P
Şimciiik ödülümüzün kuralları varmış efenim :P
1-Sizi ödüllendirene teşekkür edin.
2-Sizi ödüllendirenin blog linkini yayınlayın.
3-Ödülün logosunu yayınlayın
4-7yaratıcı blogger ı ödüllendirin
5-7 blöğün linkini yayınlayın
6-Ödüllendirdiklerinizi haberdar edin.
7-Kendiniz hakkında 7 ilginç şey yazın.
Yaratıcı bloggerları diğer blogumda ödüllendirmiştim o yüzden bir daha şeeetmiyorum.
Kendi hakkımda 7 garip şey
*Yapmam gereken diğer şeyleri yapmadan yeni bir işe başlayamam. Takıntılıyım.
*Her şey planlı olmalı. Gideceğimiz yer, yapıcağımız iş. Her şey. Daralıyorum, neyle karşılaşacağımı bilmek istiyorum.
*Mesajlaşmaktan nefret ederim. Çok zor geliyor ama katlanıyorum.
*Sinirlenince acayip oluyorum. Gözü döndü derler ya. Aynen öyle. Yıkıp dökebilirim her şeyi.
*Sevgilim olucak insan akşamları bana bir şey anlatmalıdır. Masal da anlatmalı, ne var :P Ama farklı olmalı. Mesela eski sevgilim ilginç bilgiler veriyordu. Çok hoşuma gider :D
*Çevremdeki insanlardan mutlaka bir şey öğrenmeliyim. Yoksa çok sıkılıyorum.
*Her insanın bir rengi vardır bende. Annem turuncu mesela :D
*Gözlüğümü yıkamaktan nefret ediyorum :D
Farkındayım pek ilginç bir insan değilim :P Ama anca bu kadar çıktı.
Dipçik not: Diğer blogtan komple geçirdim dfjghb aynısı orda da olabilir. Olabilir böyle şeyler :P
Cimcirdim, görüşürük :*
16 Eylül 2009 Çarşamba
Yavaş ve sağlam adımlar atıyorum.
Öyle yavaş ve sağlam(!) adımlar ki beni görenler, hayattan ne denli korktuğumu anlayabilirler.
Belki bir rüzgar eserde beni çok uzaklara götürür diye iç geçiriyorum.
Sonra pişman olup vazgeçiyorum.
Tanrı aşkına, buralara kadar rüzgar getirmedi mi beni zaten ?!
12 Eylül 2009 Cumartesi
Ya burda kalıp sil baştan yaşayacaktı herşeyi.
Ya da devam etmeyecekti. Burda durduracaktı, anıları, zamanı, yaşamı, her şeyi.
Burası milad olacaktı onun için.
Ama işte bir umut, içindeki bir umut taşıdı onu geleceğe.
Parçalanmış bir hayat, akılda kalan anılar ve sürekli akıp giden zaman ile.
11 Eylül 2009 Cuma
Yere çömeldim. Yağmur, damlalarını nazikçe üstüme bırakırken, sanki ıslanmaktan nefret eden ve ıslanınca sıçana dönüşen ben değilmişim gibi.
Son günlerde yaptığım en eğlenceli, hatta yaptığım tek şey bu.
Yağmur, ben ve arnavut kaldırımları.
4 Eylül 2009 Cuma
Düşüncelerim, hep yankı yapıyor beynimde.
Son kez "elveda"yı fısıldamak istiyorum,
Bir rüzgar alıp götürüyor.
Hiçbir şey kalıyor elimde.
3 Eylül 2009 Perşembe
Yağmur seslerinin, insanın içini huzursuzlukla kapladığı bir havada öylece uzanıyordum. Doğrulunca farkettim ne hale geldiğimi. Her yerde cips kırıntıları vardı. Bir hafta öncesinden kalma pizzanın kutusu duruyordu sehpanın üzerinde. Kıyafetler, yastıklar. Her yer darmadağınık olmuştu. Kahvemi elime aldım. Son yudumumu da aldıktan sonra derin bir iç geçirdim.
Ben, aldatıldım.
Yanlış anlamayın rica ederim. Sevdiğim adam tarafından değil. Sevdiğim insanlar tarafından aldatıldım ben. Yıllarca farkedemedim. Yıllarca farkedemedim sömürüldüğümü.
İnsanların hayatının yalandan ibaret olduğunu farkedemedim!
Hep acı çektim ben. Ardından defalarca sarıldım birilerine. "İyi ki varsın, elimi tut sonsuza kadar" dedim hepsine. Hepsine güvenmek istedim! Yanıldım. Hata yaptım. Onlara güvenmekti benim hayatımın yanlışı. Oysa onlar gibi olsaydım.. Ah kabul ediyorum ben onlar gibi olamam.
Benim yufka yüreğim var her şeyden önce. Düşünceli, merhametli yüreğim. Kendimi inandırıyorum, inanıyorum Tanrı'nın varlığına. Gün gelicek çekicekler cezalarını. Benim merhametli, yufka kalbimi kırdı onlar! Onlar, hakediyorlar cezayı. Çekicekler cezalarını! Çekicekler değil mi? Tam bu sırada, yeniden ağlamaya başladım. Kendime bağırıyordum artık. "Sus, salak. Yine ağlıyorsun işte. Yine güçsüzsün işte. Senden nefret ediyorum!"
Nefret. Son kelime derinden etkiledi beni. Evet, başlamıştım. Sarıldığım son kişi "ben"dim. Ve "ben" de terkediyordu beni. Artık ne yapsam boştu. Buzdolabından iki kutu bira aldım ve sehpaya koydum. Birini içerken aklımdan geçiriyordum. "Benden nefret etmek."
Sonra düşündüm. Ben bu değildim. Kendime bu kadar acı çektirmek acımasızlıktı. Uzaklaşsaydım, bir süre, belki bir süre yalnız kalabilirdim. Böylece toparlanırdım. Kendime bakardım. Kendimle ilgilenirdim. Bu sırada farkettim de, tamamen bana ait olan hiçbir şeyim yoktu. Sonra aklıma bir fikir geldi. Bir kedi. Evet, evet. Bir kedi. Yalnızlığımı paylaşırdı hem. Ben şarkı söylerdim, o bana eşlik ederdi. Ah ne muhteşem bir fikir! Bunları yıllarca akıl edemediğime şaştım. Evet. Hergün onunla konuşmak ne kadar eğlenceli olurdu kimbilir! Bir kedi almalı sonra da burdan uzaklaşmalıydım. Sonra muhteşem, herkesin kıskanacağı hayatıma devam edecektim. Herkes onunla aramdaki bağı kıskanıcaktı. Ama o beni yıllarca terketmeyecekti. Ben ona tüm sevgimi verecektim. Oda bana şefkatini.
Gri bir kedi aldım. Onunla birlikte yağmurlar dinmiş. Neşe hakim olmuştu banada. Huzurla gelmişti bu kedi. Adını "Umut" koydum. O benim son umudumdu. Sonra valizimi hazırlamaya başladım. "Şunu almalı mıyım ? I ıh. Aa ama bu gerekli olabilir. Ve evet. Bavulumuz hazır!"
Böylece çıktım yola.
Şimdi bu satırları çok güzel bir yerden yazıyorum. Sanki hemen hemen tüm nimetlerini buraya sunmuş. Her yer yeşillik. Üstelik size anlattığım fırtınalı yağmur buraya hiç yağmamış! Ne kadar güzel değil mi ? Ben yağmuru sevmem çünkü. Perdeleri çektikten sonra içeri giren güneşe şaşıp kalırsınız. O kadar güzel parlıyor ki. Umut bile bayılıyor bu işe. Birlikte çok güzel vakit geçiriyoruz.
Ah, nereye mi taşındım ? Imm, bu hikayenin geçtiği odadan çıkıyorsunuz ve tuvaletin yanındaki kapıya yöneliyorsunuz. Zilde adım soyadım yazıyor zaten. Merak etmeyin, kolay bulunur bir yerdeyim. Ama öyle malikane falan beklemeyin. Oda gibi bir yer. Küçücük.
5 Ağustos 2009 Çarşamba
Adımları sıklaşırken,sürekli tekrarlıyordu."Arkana bakma,arkana bakma.."
Kaçıyordu.Hiçbir iz bırakmadan.Otogara az kalmıştı.Otobüse binecek ve kurtulacaktı bu hayattan.En azından o öyle sanıyordu.Koşmaya başladı,belki buralarda bir taksi bulabilirdi.
Kaldırımda beklemeye başladı.Belli ki şanssız günündeydi.Yağmurluğunu giymeden çıkmıştı.İlk defa bu kadar tedbirsizdi.İlk defa bu kadar plansızdı.Ama hayat öğretmişti bunu ona.Plansız yaşaması gerektiğini.Planladığı her şeyin ters gitmek zorunda olduğunu.Bu neyin nesiydi ?Arkasına bakmadan çıkmıştı evden işte.Bir daha hiç dönmeyecekmiş gibi..
Karşıdan gelen araba sarıydı.Taksi olmalıydı.
"Taksi!" dedi heycanla.Kendisini arabaya attı."Otogara" dedi.Taksici başını salladı.
Yola koyuldular.Kısa bir süre sonra otogara varmışlardı."Bavul," dedi taksici."bavulunuz yok mu ?" "Yok," dedi hemen.Çok vakit harcayamazdı.Geçiştirmek istiyordu."Ha,anladım.Karşılamak için geldiniz.Ben sizi burda beklerim,merak etmeyin" gülümsüyordu.Nasıl açıklayacağını bilemedi."Siz,siz gidin" dedi sadece.Adam,kafasını sallayıp yola koyuldu tekrar.
Koşmaya başladı.Otobüsü bekleyecekti biraz.Adımını attığı her yer anıydı.Yaşanmışlığını seriyordu gözlerinin önüne.Gözleri doldu.Bu yüzden kaçıyordu.Bu yüzden bakmıyordu arkasına.
"Hayır,arkana bakma.Bakamazsın,arkana bakma!" diye sayıklıyordu kendi kendine.
Bir başka otobüsün otogara gelmesiyle canlandı anıları.Otobüs,çok tanıdıktı.İzmir-İstanbul seferi yapıyordu.Gözyaşları,hüznü,mutlulukla harmanlayarak akıyordu artık.
Otobüsten inmişti alelacele.Koşuyordu.Sesleniyordu."Anne,baba!" Ona doğru koşan yaşlı çifte yaklaşmak istiyordu.Sarılıyorlar,hasret gideriyolardı.Arkada,bir tanıdık yüz daha vardı.Ona koşuyordu.Birbirlerine kenetleniyorlardı.Bir daha kimsenin onları rahatsız etmesini istemezmiş gibi.Bir daha hiç ayrılmayacakmış gibi.
Ya şimdi ? Şimdi yalnız ayrılıyordu bu otogardan.Geride bıraktığı anıları vardı.Tek tek hepsini hatırlıyordu.Kavgalar,acılar.Mutluluklar,sevinçler.Aşklar.Sevgi.Her şeyi hatırlıyordu.
"Yeni,hepsinden,her şeyden daha iyidir" demişti annesi ona.Ne kadar iyi hatıralar da olsa,çok yıpranmıştı belli ki.Bu yüzden sayıklıyordu.Bu yüzden bekliyordu onu "yeni hayat"ına götürecek otobüsü.
Asla arkana bakma.Geriye bakma.Arkana bakma.Bakamazsın.İleriye bak.Devam edeni sonlandırmalı.Yeni iyidir.Arkana bakma.Hadi.
27 Temmuz 2009 Pazartesi
Yürüyordu sadece.Boş bir sokakta,topuk sesi çıkarmaktı aslında yaptığı.Hayat üzerine düşünüyordu.Üzülmüştü.Hep üzmüşlerdi.Üzmelerine izin vermişti belkide ?
En salaş haliyle dolaşıyordu sokaklarda.Saçları yüzünü örtüyordu.Taramış mıydı ? Neden tarasın ki.Birisini istiyordu.Her haliyle sevilmeyi.Ömrü boyunca,hep kendisine bakan,süslü diye tabir edebilceğimiz bir kadın olmuştu.Şimdi,uykusuzluktan göz altı torbaları çıkmıştı.Siyah noktaları azmıştı.Dün yediği cips yaramıştı bedenine.Aynada bakıp gülümserdi her sabah kendisine.Bugünse aynanın üstüne bir örtü attı.Her zaman kendisi için giyinip kuşanmıştı.Beğendirme gibi bir derdi hiç olmadı.Bir kadın olarak,fikirleriyle,mantığıyla beğenilmek istemişti o.
Etrafında bir sürü insan vardı.Hayat devam ediyor ve her zaman olduğu gibi zaman akıyordu.Karnı acıkmıştı.Bir yerlerde bişeyler yemek istedi.Televizyonun karşısındaki masaya oturdu.Fikir paylaşımları yapılan programlardandı.Çok severdi.Konuştukları konuları kendi içinde irdelemeye başladı.Kimileri sesli düşünüyorlardı.Doğru olmayan şeylerdi bunlar.Hemen lafa karışıp mantığını anlatmaya başladı.Düşünceleri insanları çok etkiledi.Kahvesini bitirip kalkmaya karar verdi.Hesabı ödedi ve dışarıdaki soğuğa karşı gelmek ister gibi açtı önünü.Titriyordu.Karşı geldiğini ifade etmeye çalışıyordu.Çok mu çocukçaydı ? Neden isyan ediyordu böyle.
Bir ses duydu.Hıçkırık sesiydi bu.Kendisi ağlamıyordu.O zaman ondan önce davranan biri olmalıydı.Sese doğru gitti.Küçük bir kız.İki kulak yapılıp kurdeleyle bağlanmış sarı saçları vardı.
Kaybolmuştu.Karakola götürmeye karar verdi.Saatlerce beklediler orda.Hiç sıkılmamıştı.
Çocuğun anlatıcak çok şeyi vardı belli ki.Polisler,ailesinden birisinin geldiğini haber verdi."Sen git" dedi çocuğa.Koşarak içeri girdi küçük kız.Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu yine."Yapmayacağım,küsmeyeceğim,kaçmayacağım bir daha yanından" diyordu kız.Derken polis yanına geldi."Sizin de gelmeniz gerekiyor" dedi.Kızın söylediklerinin devamını duyamamıştı.Polisin konuşmaları bastırıyordu."Hanımefendi" diyordu."İyi misiniz?" Ona cevap vermeden girdi içeri."Beni o buldu" diye şirin bir ses duydu.Yere bakıyordu.Kafasını kaldırmadı.
"Çok teşekkür ederim" dedi adam.Sadece kafasını kaldırıp gülümseyecekti.Sonra filmlerdeki gibi,seni çok özleyeceğim diyecekti çocuğa.Kaçıp gidecekti.Ama o masum suratı bırakamıyordu.Kafasını kaldırıp,"teşekkür etmenize gerek yok,yapıcak başka işim yoktu" dedi.Kendisini zavallı gibi göstermekten korkmuştu.Onun durumuna üzüldüğünü düşünmelerini istememişti.Ama öyleydi.
Adamın yüzü tanıdıktı.Ama nerden tanıdığını hatırlayamadı.Cafede sohbet ettiği insanlardan olabilirdi.
Ama belli ki o hemen tanımıştı."Siz o'sunuz.Hem mantıklı hem iyi niyetli.Evet sizsiniz.Çok etkileyici"
Evet o'ydu.Ama farklı bir şey vardı.
Adamın aradığı da o'ydu.
10 Temmuz 2009 Cuma
Herzamankinden daha fazla çalışmıştı bugün.Gözlüğünü çıkardı önce.Gözü ağrımış olucak ki ovuşturdu.Ayağa kalktı.Yarım saat önce kendisi için yaptığı kahveyi hatırladı.Yazılara dalmıştı.Kahvesini eline aldı.Pencerenin kenarına gitti.Kahvesini yudumladı ve iç geçirdi.Bir eksiklik vardı.Yalnızlığının sebebini farkedebildiğinde kahvesini yarılamıştı.Ağır adımlarla dolaba yaklaştı.Dolabın yanında duran resme uzun uzun baktı.Eşi,çocukları.Onun yanındaki resimde de arkadaşları.Siyah-beyazdı ikiside.Özlemişti.Ama alışmıştı bu duruma.O trafik kazasından tek kurtulanın o olmasına şaşırıyordu hala.Kendisini suçlu hissetti yinede.Hep yanlarında olmak için söz vermişti.Ama değildi.Hemde nasıl alışabilirdi ki ? Diğer insanlar,onlar da alışır mıydı böyle?
Yüzünü dolaba döndü.Eksikliğini hissettiği şeye dokundu.Eskimişti.Çok büyük mutluluklara sahne olmuştu bu plak.Eskileri hatırladı.Arkasını döndü.Pencereye gitmek istedi.Gözü dolmuştu,herhangi bir ses duysa ağlayabilirdi.
Ağlasaydı,kimse yoktu ki.Yalnızdı.Kime güçlü görünücekti ki ?
Ya ailesi ? Ya filmlerde anlatıldığı gibi gökyüzünden izliyorlarsa onu ?
Ya onlara güçlü görünmeliyse ?
Yoo,yoo.O zaten güçlüydü.O zaten mutluydu.O zaten..
Şey,o yalnızlığında kaybolmuştu aslında.
Geri dönüp,dolabın kapağını kapattı.
Resimleri yere indirdi.
Artık anılar da yoktu etrafta.
İşte şimdi,çok daha yalnızdı.
Son bir ses duyuldu sessiz evden.
Son bir silah sesi.
Ve artık gidebilirdi.Onlara söz vermişti.
9 Temmuz 2009 Perşembe
O bir kadındı.Korkularından kaçmıştı aslında..Zeki ve güzeldi.Onlarla savaşmayı hiç istemedi.Çalışmazdı da.Oturduğu sokakta hakkındaki dedikodular hiç bitmezdi.Belki kıskançlıktan belki de başka bir nedende.Kimi kocası tarafından aldatıldığını söylerdi.Kimi evine giren çıkanın belli olmadığını, tam bir sürtük olduğunu. Hiçbirini umursamadı.Tek yaptığı şey sigara paketini -yolda gerekebilirdi- ve bir pantolon iki gömlek almak oldu.Erkek gibi yaşamak istemişti.Kadınlığından utanmıştı belkide.Kim bilir...
İşe buklelerini parmağına dolayarak, saçını şapkasının altına saklamakla başladı.Hızla çıktı evinden.Kimse görmemeliydi onu.Bunları yaparken kafasından binbir düşünce geçiyordu.Ölmek isterdi aslında.Ölüm nasıl bir şeydi ki ? Öyle bir tutkuyla istiyordu ki bunu.
Karşısına çıkan insanları izledi bir bir.Kafesinden kaçmayı başarmış bir güvercin gibiydi.Kafestemiydi ki ? Aslında bu dünyada yaşamak zorunda olmaktı onun özgürlüğünü kısıtlayan.Duyduğu her gürültüde irkiliyordu.İnsanlar ona garipseyerek bakıyordu..Her zaman yaptıkları gibi.Hiç alınmadı.
Sokağını terketmek isterken arkasında bir sürü ses vardı.Derken,bu seslerin hepsini ezip geçen bir ses duyuldu.Herkes biribirine bakıyordu korkuyla.Durdu.Bu düşen,kimin maskesiydi ?...